11 Kasım 2009 Çarşamba

Speak in tongues

http://listen.grooveshark.com/#/song/Speak_In_Tongues/22923705

Kedicik* adadan eve geri geldi
Fakat kedicik eve isimsiz döndü
O ve benim aramda vahşi bir geçmiş var
Fakat sadece ona aynı şekilde dokunmak için bile yanıp tutuşuyorum


Çünkü ikimiz de abuk subuk konuştuk** x2


Bana ait tüm duygular çoştu
İçimde düzene sokabileceğim hiçbir şey kalmadı
Tarihe ve bilime esir olmuş bir köle gibi
Sadece sana aynı şekilde dokunabilmek için daha ne kadar yanacağım?


Çünkü ikimiz de abuk subuk konuştuk x2


Dünyanın sonu gelene kadar…
Ve zaman akışı devam ettiği sürece
Her ikimizde abuk subuk konuşabiliriz


Onların seni kendilerine benzetmelerine izin verme x 2


Çok güzel ve eşsizsin
Lütfen! Onların seni kendilerine benzetmelerine izin verme
Böyle bir çürümüşlüğe sığınma
Uymamız zorunlu bir kural yok artık
Lütfen! Onların seni kendilerine benzetmelerine izin verme
Ve düne teslim olma
İkimiz yeni bir yarın inşa edebiliriz, bugün
İkimiz yeni bir yarın inşa edebiliriz, bugün
İkimiz yeni bir yarın inşa edebiliriz, bugün
İkimiz yeni bir yarın inşa edebiliriz, bugün
İkimiz yeni bir yarın inşa edebiliriz, bugün


Bugün
Bugün


*kedicik: kitty terimini tam çevirmek zor. Burada yazar hello kitty'ye atfen (japon çizgi film kahramanı kedi) kullanmış olabilir. Diğer bir ihtimal Molko'nun sevdiği bir şey olan başka bir şarkı alıntısı olabilir ki bu akla daha yatkın geliyor: ''Candy came from out on the Island'' sözlerini mi kastediyor Lou Reed imzalı Walk on the wild side' dan bu sözler. Bu şarkı da içerdiği öğelerle Placebo'ya uygun. Kitty günlük yaşamda çok anlamda kullanılıyor. Tatlı, sevimli, tatlım'dan tutun kadın genital organı veya hafif meşref kadına kadar kullanımı var. Ama bence kedicik burada daha uygun oldu.




**abuk subuk: speak in tongues terimi kitty'den de karışık. Genel olarak bilinçsizce başka bir dilde veya olmayan bir dilde konuşmak anlamına geliyor. Daha çok hristiyanlıkta ayin sırasında transa geçilince konuşulan bir dil olarak kullanılıyor.


Bunlar genelde anlamsız ses öbekleri şeklinde oluyor. Etimolojik olarak bakarsak ''dille konuşma'' yani us'un sınırlandırmasından arınmış, kalben konuşma düşünülebilir. Bu olgu nöropsikiatristlerin de ilgisini çekmiş. 1920 lerde akli yetkinliği düşük kişilerin özelliği olarak tanımlayanlar olmuş. ancak 2006'da yapılan incelemelerde bu eylem esnasında beynin konuşma merkezinin baskılandığı, emosyonel merkezin aktivitesinin ise oldukça arttığı gösterilmiş.


Bu da daha önce birisinin yaptığı şu tanıma uyuyor. Speak in tongues terimi anlamlı olmayan sesler çıkarak fonasyon yolu ile insan duygularının saf dışa vurumudur yada buna benzer birşey. Yerel bir sözlükte açık saçık ayıp konuşma denmiş ama ben buna rastlayamadım. Burada sinirle, öfkeyle istenmeyen şeyler söyleme hisleri (o an için öfke olabilir) dışarıya vurma gibi geldi bana ama çeviride eksik kalıyor. Kırıcı konuşma diyemedim abuk subuğun yerine çünkü karşılamıyor. Çok içten saf öfkeyi, hıncı, ihtirası yansıtan şekilde konuşma benim hissettiklerim ama ona da birşey bulamadım. Siz anlamışsnızdır umarım. Aslında kelimelere takılı kalmasam çok daha hissettiğim bir çeviri yapabileceğim. O da şöyle olurdu heralde:


Bir tanem yuvaya geri geldi
Ama ne olarak kim olarak
İkimiz çok kırdık birbirimizi
Sadece eskisi gibi olmak için onunla neler vermezdim
Çünkü ikimiz de çok gereksiz, sinirle, kırıcı olduk birbirimize
Duygularım allak bullak
Bana ait tüm hisler paramparça
Geçmişin esiri birisi gibi
Ne kadar sürecek bu ızdırap
Çünkü ikimiz de çok gereksiz, sinirle, kırıcı olduk birbirimize
Sen ve ben bu işkenceyi sonsuza kadar devam ettirebiliriz
Ama yalvarırım onlara, kendini kanıtlamaya çalıştıklarına, uyma
Sen bir tanesin, çok özelsin zaten
Onlara bir şey ispatlamana gerek yok
Bu düzene biz uymayalım, bırak içimizden gelene uyalım
Def et kuralları
Dün olanlara mahkum etme geri kalanımızı
Yeni bir gelecek hayalimi alma benden
Bugün çok geç değil.

Hiç yorum yok: