24 Kasım 2009 Salı

Sibeling with Jean Sibelius

Biraz geç olsa da Sibeling'den bahsetmek gerektiğini fark ettim. 
Bu şarkı sevgili DM tarafından ''Jean Sibelius'' anısına yapılmış. 
Şarkı derken ben de bir irkildim.
Çünkü çok ama çok farklı şeyler hissettim ben onunla. 
Özellikle tam etki elde etmek için, 100-150 promil alkolle 
(fazlası alışık olmayan bünyede eserin etkisini azaltır, hassas bünyede ise intihara sürükler), 
Üsküdar sahilde (tercihen Moda burun da olabilir)
hafif soğuk bir havada 
akşam saat 6 gibi dinlenmesi önerilir.




Hatta bakın ben dertli bünyeye yardım edeyim, rotayı da çizeyim. 
Evde mp3 player alınır ve sırası ile 
1. Nice Dream 
2. Last goodbye 
3. Condemnation 
4. Sibeling, alet loop'a alınır. Kadıköy'de içilir. 
Sonra, daha önce belirttiğim üzere rıhtımın oradan ya sağa dönülür, veya sola...
Bir de tercih tabi, insan evladı olamayıp 
5. Gloomy sunday dinleyen olur. Ona derim ki ben ne sağa dön ne sola, 
rıhtımda düz ilerle, bin Eminönü vapuruna, geber!




23 Kasım 2009 Pazartesi

Bak ne yaptın?

Look what you've done!!! 

Take my photo off the wall
If it just won't sing for you
'Cause all that's left has gone away
And there's nothing there for you to prove

Oh, look what you've done
You've made a fool of everyone
Oh well, it seems like such fun
Until you lose what you had won (???)

Give me back my point of view
'Cause I just can't think for you
I can hardly hear you say
What should I do, well you choose

Oh, look what you've done
You've made a fool of everyone
Oh well, it seems like such fun
Until you lose what you had won
Oh, look what you've done
You've made a fool of everyone
A fool of everyone
A fool of everyone
Take my photo off the wall
If it just won't sing for you
'Cause all that's left has gone away
And there's nothing there for you to do
Oh, look what you've done
You've made a fool of everyone
Oh well, it seems like such fun
Until you lose what you had won




Oh, look what you've done
You've made a fool of everyone
A fool of everyone
A fool of everyone

22 Kasım 2009 Pazar

Ot deyip geçme, o bir Impatiens pallida. Birilerinin amcası veya yengesi...





Kasım ayında American Journal of Botany'de çıkmış bir yazıdan bahsetmek istiyorum. Çok ilginç bir bilgi. Evet sıkı durun insan ve hayvanlardan sonra bitkierin de akraba ilişkileri olduğu kanıtlandı. Hem de öyle böyle değil çok ilginç bir metodla. Denek otumuzun ismi (ot demek bile istemiyorum ona, çünkü o birinin oğlu, kızı, kuzeni) kahramanımızın adı Impatiens pallida, adına aldanmayın kibar aslında:). 


Neyse dağıtmadan devam edeyim, bu arkadaşı kendi akrabalarıyla ve değişik ailelerden soydaşlarıyla ayrı ayrı ekmişler. İnceleme iki ana parametre içermiş. Kök salma ve enerji harcama. Kendi akrabalarının yanında büyüyen bir uysal, enerjiyi az harcamış, kökümü taaa derinlere salacam diye kasmamış, bir güvende bir rahat bana bu ortamda zarar gelmez modunda. Diğer grupta soydaşlarıyla ama hısım akrabadan uzak olan ise enerjide vermiş coşkuyu vermiş coşkuyu. Kök salma yarışında birinciliğe oynamış, inebildiği kadar derine inmiş kökleri. Bu bitkilerin akrabalarını algılayabildiklerine kanıt olarak kabul edilmiş araştırıcılar tarafından. Yabancılar arasında kalan mülteci, yaşamak için algıladığı tehlikeye yönelik sağlam kök yanıtını vermiş, bu da sadece algılamayla kalmadıklarının buna yönelik tepki verdiklerini düşündürmüş isviçreli olmayan boş işler yerine bu inanılmaz buluşu yapan bilim adamlarına.





İnsan davranışı aslında incelendiğinde ne kadar primitif ögelerle dolu değil mi? Evinizde ailenizin yanındaki halinizle, yeni başladığınız okulda veya kaldığınız yurtta ilk günlerinizi, taktığınız maskeleri, verdiğiniz ben de varım mücadelerini koyun yan yana. Ulan Impatiens pallida, sen neymişsin be abisi. 


Bunu ziraatte devrim yaratacağına inanılıyor bu arada. Akraba fidelerin beraber ekilmesi, verimliliği arttırır mı? Evrensel açlık tehlikesi, daha az enerji kullanmaları, daha az CO2, daha az ısı üretimi, küresel ısınma, böyle gider bu ottan bulunanların bana çağrıştırdıkları. Devam edersek modernden primitife gittik, hayal gücünüzü zorlayın biraz, primitiften moderne, aslında modern demek yanlış, komplike olana yani insana gelelim, güven içinde yaşamanın, rahatlamanın getirisi ne olur acaba? Çok daha yaşanılır bir dünya belki de. Ne demiş şarkıcı 

You may say that I'm a dreamer 
But I'm not the only one 

I hope someday you'll join us 
And the world will live as one

Demedim hiç derinim diye... Jarvis Cocker, Sarcasm

I Never Said I was Deep




Bedenine aşığım, çünkü aklımı kaçırdım
Eğer aradığın konuşacak birisiyse, zamanını heba ediyorsun
Eğer aradığın hayatını paylaşacak birisiyse, canlı birisi ihtiyacın olan
Ve eğer her ilişki gidiş geliş bir yolsa, sen kullanırken arabanın arkasında çivilenmişim




Demedim hiç derinim diye, aslında son derece sığım
Cahilliğim engin, ve ufkum sınırlı
Demedim hiç büyük olduğumu, hiçbir zaman demedim ki akıllıyım diye
Ve eğer kafamdan geçenleri anlamak için bekliyorsan, sonsuza kadar bekleyebilirsin
Sonsuza kadar, hep...




Seninle gecenin sonuna kadar dans edebilirim, çünkü karanlıktan korkuyorum
İtiraf etmeliyim ki, derinliğimi kaybettim
Aklımı aşıp, doğrudan kalbimden geçiyorsun
Bazı kızlar bu işi açık saçık sever, bazıları ise anneniz olmak ister
Ben, sana saygısızlık ettim taksinin gelmesini beklerken
Benim ahlak anlayışım pejmürde ve davranışım kabul edilemez
Hayır, aradığım bir ilişki değildi, tek umuduğum bir sığınak




Demedim ki hiç ben...
Demedim ki hiç ben...
Demedim ki hiç ben...


Demedim hiç derinim diye, aslında son derece sığım
Cahilliğim engin, ve ufkum sınırlı
Demedim hiç büyük olduğumu, hiçbir zaman demedim ki akıllıyım diye
Ve eğer kafamdan geçenleri anlamak için bekliyorsan, sonsuza kadar bekleyebilirsin
Sonsuza kadar, hep...


Demedim hiç derinim diye, aslında son derece sığım
Cahilliğim engin, ve ufkum sınırlı


Evet, evet, evet
Demedim hiç derinim diye





Bazen zoraki özür dileriz, ama aslında özrün detaylarındaki  alay rahatlatır bizi. Sonra başlar kemirgen, ben buna özür dileye dileye laf geçirdim ama anladı mı acaba. Yahut bunun tam tersi...gerçek üzüntü söyleviniz, yanlış anlaşılır mahveder adamı!!! 


      

Etrafınızda akıllı insanlar olacak, başka türlü işler zor. Böyle edit: bla bla edit: hödü hödü edit: bıdı bıdı. İnsan ne konuşmak istiyor, ne gerçekten özür dilemek, ne de laf sokmak anlatmaya çalışmaktan gerçekte ne demek istediğini.

18 Kasım 2009 Çarşamba

Without you i am nothing, nedir? ne değildir?

Without you i am nothing, Placebo
Strange infatuation seems to grace the evening tide.
I'll take it by your side.
Such imagination seems to help the feeling slide.
I'll take it by your side.
Instant correlation sucks and breeds a pack of lies.
I'll take it by your side.
Oversaturation curls the skin and tans the hide.
I'll take it by your side.






I'm unclean, a libertine



And every time you vent your spleen,
I seem to lose the power of speech,
Your slipping slowly from my reach.
You grow me like an evergreen,
You never see the lonely me at all


I...
Take the plan, spin it sideways.   
I...
Fall.
Without you, I'm Nothing.
Without you, I'm nothing.
Without you, I'm nothing.
Take the plan, spin it sideways.
Without you, I'm nothing at all.



Sen olmadan ben bir hiçim, Placebo



Kara sevda akşam vaktini süslüyor gibi
Bunu senden çalacağım
Böylesine bir hayal gücü yardımcı oluyor gibi, hislerin savrulmasına
Bunu senden çalacağım
Anlık benzerlikler yetersiz gelir ve besler bir çok yalanı
Bunu senden çalacağım
Aşırı doyum sarar bedenimi ve kavurur tenimi
Bunu senden çalacağım


Ben günahkârım, bir ahlaksız
Ve ne zaman sen hırsını alsan
Ben konuşma gücümü kaybetmişim gibi hissediyorum
Savrulup gidersin etki alanımdan
Beni solmayacak bir çiçekmişim gibi büyüttün
Ve aslında hiç görmedin yalnız beni


Ben
Hedefimi aldım ve savurdum etrafa
Ben
Mahvoldum
Sen olmadan, ben bir hiçim
Sen olmadan, ben bir hiçim
Sen olmadan, ben bir hiçim
Hedefimi aldım ve savurdum etrafa
Sen olmadan aslında ben bir hiçim


''Aylardan ağustos, avrupada bir otel odası... panjurlar tamamen kapalı, hiç güneş ışığı yok. Güney Almanya'da çok büyük rafinerilerin sahibi birinin oğlu 30 şişe şarap yollamış odaya. Parti 3 gün sürdü. Çiftler kafalarının üstünde ortalığı kasup kavuran seslerle sevişiyorlardı. Birisi kilitli banyoda 4 saat kendinden geçti. Kapı açıldığında üstündeki beş para etmez adam yazısı görüldü, yerler ise kırmızı şarap, sigara külü ve spermle kaplıydı. Odadaki 12 kişiden 7' si şu an sevişmekteydi. B gözleri buğulu bir halde onların arasındaydı. Boşalıp boşalmadığını bile hatırlayamıyacak haldeydi. Saçlarını gözlerinin önünden çekti ve ellerinin zangır zangır titrediğini gördü. Başını kaldırdı ve aynada kendisini gördü B olarak değil yüzünü ekşiterek bakan Louise Wener olarak. Büyük bir korku selinin ortasında kalmıştı. Seviştiği kişiden ayrıldı ve kendisini banyoya kilitledi. Kırık gitarı da orada onunlaydı ve bu çalmasına engel olmadı gitarını.
Bu sebeple albümün ana teması ilişki sonrası hayal kırıklığı. Burada gerçek melankoli var diye açıklıyor B. Kendi kendinizi boşu boşuna becerdiğiniz hissi. Ancak hiçbir zaman Led Zeppelin kadar iyi olamadık bu konuda diye eklemeden de geçmiyor. 
B. bu noktadan bahsetmiyor ama ''Having fucked yourself empty'' mahvedici bir tükeniş ve özeleştiri. Yuvayı terk etmeyi düşündüğünüz o yağmurlu, kırılgan depresif günlerde kendinizi 5 yıl önce sevdiğiniz şarkıları dinleyerek avutmaya çalıştığınız anlara davetiye bir nevi. P için düşünecek olursak bu yağmurlu müzik listesi Joy Division, The Cure, Jane's Addiction ve Tindersticks'ten oluşuyor.''

























Bir röportajdan alıntının çevirisidir. B : Brian Molko ve tabi ki P de Placebo. Louise Wener (yukarda resimlerde değişim, dönüşüm aşikar) eski bir brit-pop grubu Sleeper'ın üyesi şimdi ise ünlü bir yazar ve roman yazma konusunda dersler veriyor. 


Tüm bunları birleştirince bu şarkı hala ''ayyy çok şahane bi aşk şarkısı'' olabilir mi? Olur olur da sanatına, hayallerine, mesleğine ihanet ettiğini düşünen bir sanatçının aşkının ifadesi olur. Burada bu bakış açısıyla D. Bowie ve R. Smith düetleri, David'in şarkı sonunda babacan tavırlarla kafa okşaması daha anlamlı gelecektir.





Bir ipucu daha Brian' ın en büyük hayallerinden biri bir kitap yazmak o zamanlar (pis pis bakan Louise). Bir de  albümde Burger Queen çok önemli (sözler için tık)

Onu da sonra çözeriz. Çok yoruldum bugün. Önce Gossip'de sonra Cold Case' de salty seas behind the eyes oldum:). Üstüne de Cnbc-e de Wishful Thinking çarpıldım. 

16 Kasım 2009 Pazartesi

Lover, You Should’ve Come Over

Lover, You Should’ve Come Over, Jeff Buckley

Kapıdan dışarı bakarken yağmuru görüyorum, cenazede yas tutanların üstüne yağıyor
Üzgün akrabaların cenaze ziyafetini ihtişamlandırıyordu, ayakkabılarını suyla doldururken
Ve belki de çok toyum güzel aşkı kötü gidişten korumak için
Fakat bu gece sensin aklımda olan dolayısıyla bunu hiç bilmeyeceksin


Bitkinim ve açım aşkın uğruna ve gidermenin bir yolu yok
Bu gece neredesin, çocuk biliyorsun sana ne kadar ihtiyacım olduğunu
Direnmek için çok genç ve boş verip kaçmak için çok yaşlıyım


Bazı zamanlarda insan büyülenir, öyle zamanlar ki eğleniyormuş gibi hisseder
Ve öyle kördür ki göremez verdiği zararı
Bazı zamanlarda uyanmalı ve görmelidir aslında kimsesinin olmadığını


Bu sebeple seni bekleyeceğim… ve yanacağım
Hiç görebilecek miyim o tatlı dönüşünü?
Of hiç bilebilecek miyim?


Of aşkım bunun üstesinden gelmelisin
Çünkü henüz çok geç değil


Tenha bir oda, yatak yapılı, açık pencere yağmuru içeri alıyor
Köşede yanan tek kişi, senin yanında olduğunu hayal eden o
Bedenim altüst ve umut içinde hiç gelmeyecek uyku için


Hiçbir zaman bitmedi, onun omzundan alınacak bir öpücük uğruna hükümdarlığım
Hiçbir zaman bitmedi, yanında usulca uzanırken, yüzündeki tebessüm uğruna tüm zenginliğim
Hiçbir zaman bitmedi, kahkahasındaki tatlılık uğruna tüm kanım
Hiçbir zaman bitmedi, o benim ruhumun içerisinde sonsuza kadar asılı kalacak gözyaşım


Peki belki de çok toyum güzel aşkı kötü gidişten korumak için
Of aşkım bunun üstesinden gelmelisin
Çünkü henüz çok geç değil


Peki çok toy hissediyorum kendimi, dayanmak için
Ve çok ama çok yaşlıyım boş verip, kaçmak için
Öyle sağır, dilsiz ve körüm ki verdiğim zararı anlamak için
Tatlı aşkım, bunu atlatmalısın
Of, aşk peki seni bekliyorum


Of aşkım bunun üstesinden gelmelisin
Çünkü henüz çok geç değil

Ben üstesinden gelme yolu olarak bir ipucu verdim. Gerisi okuyana kalmış.


Jeff Buckley bu şarkıyı Rebecca Moore için yazmış. O dönemki sevgilisi ve Mojo Pin'in ilham kaynağı Rebecca Moore ise onun için bu şarkıları yazmış: Live In Blue Sparks ve Stileto'd Young Stars. Ve şu sözleri söylemiş ardından: ''all kinds miss Jeff... i am not afraid, i walked with my little horned kids'' ve ''if the song was meant to be, it will come again someday-like you''

 Jeff Buckley için yazılan şarkılar ise şöyle:
 

''A Body Goes Down" - Duncan Sheik
"As I Wander" - Ours
"Bandstand in the Sky" - Pete Yorn
"Bleed" - Ours
"Blind River Boy" - Amy Correia
"Bottom of the River" - Low Interval Limit
"Boys on the Radio" - Hole
"Buckley" - Lukas Rossi
"By Yourself" - Sister 7
"Cities Will Fall" - Elysian Fields
"Eternal Flame" - Joan Wasser
"Except for the Ghosts" - Lisa Germano
"Feel the Quiet River Rage" - Live
"Flushed Chest" - Joan Wasser
"From Grace" - Thomas Dybdahl

"Goodbye" - Army of Me
"Gorgeous" - Kashmir
"Grace" - Rachael Sage
"Grey Ghost" - Mike Doughty
"I Heard You Singing" - Ours
"I Sang For You" - Edible Red
"I'm Going to Memphis" - In Reverent Fear
"In a Flash" - Ron Sexsmith
"JB" - Welcome To Roswell
"Jeff Buckley Song" - Amy Fairchild
"Just Like Anyone" - Aimee Mann
"Live In Blue Sparks" - Rebecca Moore
"Living In A Video" - Ours
"Memphis" - PJ Harvey
"Memphis Skyline" - Rufus Wainwright
"Mississippi" - Steve Adey
"On the Road to Calvary" - Willie Nile
"One Last Good Bye" - David Linx
"Our Happiness" - Velvet Belly
"Rilkean Heart" - Cocteau Twins
"Saint Down The Hall" - Ours
"Sidestep The Bullet" - Brenda Kahn
"Somebody Leave a Light On" - Dayna Kurtz
"Song for a Dead Singer" - Zita Swoon
"Stileto'd Young Stars" - Rebecca Moore
"Swimming" - Chris Taylor
"The Beast" - Joan Wasser
"Tides of the Moon" - Elysian Fields
"To the Sea" - Mark Eitzel
"Trying Not to Think About It" - Juliana Hatfield
"Valley of Sound" - Heather Nova
"Wave Goodbye" - Chris Cornell
"We Don't Know" - Health & Happiness Show
"Where All Roses Go" - Anuna
"You Were Right" - Badly Drawn Boy
"Neath The Beeches" - The Frames
"Jeff Buckley Moves to Memphis" - The Prayers and Tears of Arthur Digby Sellers
"Angels Fall (Song for Jeff Buckley)" - Jim Major

Burayı da bir ziyaret etmekte fayda var.

15 Kasım 2009 Pazar

I know where i belong, Sia

Sia- Where I Belong (Ait olduğum yer)


Gerçekler olmadan
Biz kaybederiz
Şimdiye kadar sevdiklerimizle hislerimizi paylaşmak istedik
Ağlama
Yalan söyledik hep
Fakat her zaman affedilmek için bir fırsat vardır, dostum



Bu nedenle bana kötü davranma sadece mutlu ol, ben güçlüyüm
Biliyorum ait olduğum yeri
Ve yakında göreceksin kutsanmış ve eksiksiz olduğumuzu
Burada senin ve benim için bir yer var



Işılda
Sen iyisin
Bak, her zaman bir gülücüğe sahip olacağım senin için aşkım
Ve hala
Biz
İyi olacağız ve tüm bu süreçte birkaç şey öğreneceğiz



Bu nedenle bana kötü davranma sadece mutlu ol, ben güçlüyüm
Biliyorum ait olduğum yeri
Ve yakında göreceksin kutsanmış ve eksiksiz olduğumuzu
Burada senin ve benim için bir yer var



Bu nedenle bana kötü davranma sadece mutlu ol, ben güçlüyüm
Biliyorum ait olduğum yeri
Ve yakında göreceksin kutsanmış ve eksiksiz olduğumuzu
Burada senin ve benim için bir yer var



Bana kötü davranma sadece mutlu ol, ben güçlüyüm
Biliyorum ait olduğum yeri
Ve yakında göreceksin kutsanmış ve eksiksiz olduğumuzu
Burada senin ve benim için bir yer var




Sabah güneşinde fırtına mı yaşıyorsun? Roads- Portishead

Roads- Portishead 


ohh kimse göremiyor mu?
verilecek bir savaşımız var.
asla yolumuzu bulamadık

tüm söylenenlere rağmen.

nasıl bu kadar yanlış hissettirebilir
şu an itibariyle 

hala nasıl bu kadar yanlış hisettirebilir

fırtına
hissederim
daha fazla söyleyebileceğim bir şey yok

kimse yoktu benden yana 
ve eminim ki bu doğru olamazdı

eminim ki bu doğru olamazdı



ohh kimse göremiyor mu?
verilecek bir savaşımız var.

asla yolumuzu bulamadık
tüm söylenenlere rağmen.

nasıl bu kadar yanlış hissettirebilir

şu an itibariyle
hala nasıl bu kadar yanlış hisettirebilir

nasıl bu kadar yanlış hissettirebilir
şu an itibariyle
hala nasıl bu kadar yanlış hisettirebilir

ohh kimse göremiyor mu?

verilecek bir savaşımız var.
asla yolumuzu bulamadık
tüm söylenenlere rağmen.

nasıl bu kadar yanlış hissettirebilir

şu an itibariyle
hala nasıl bu kadar yanlış hisettirebilir



Sabah sıkıntıları. Ne zamandır geleceklerini hissediyordum. Yazmayı bırakmıştım, çünkü bana nefessiz günlerimi anımsatıyorlardı. Tek nefes alma yolumdu o zamanlar. Yine soluksuzum. Sabahları gözyaşı ve iç sıkıntısıyla uyanmaya başladım yine. Aynı kabus, neden?



Her şey iyi olsun diye debelendikçe her yaptığımdan nasıl bu kadar pişmanlık duyabiliyorum anlamıyorum. Bu bir lanet mi? Şu anda şu satırları yazarken keyfim yerinde, çok güzel bir sabah, ama içimi acıtan iki saat sonrasından, yarın sabahtan emin olamamam: gece kral olarak uyuyup, sabah pislikmiş gibi uyanmak. Uyanmak şahane bir günden iğrenç bir kabusa dalmak gibi. 


Uyanmadan önce bir ön bilinç açıklığı olsa şöyle bir bakınsam hımm bugün uyanmamak lazım, belli ki yine kokuşmuş hissedecem deme şansı olsa da uyumaya devam edebilsem, nasıl olurdu acaba?
Halbuki 3-4 ay önce ne güzel hayallerim vardı. Yine bulutlardan seyrediyordum her olayı. You're going to reap just what you sow, hep iyi şeyler yaptın hatta hayallerinde bile iyi şeyler düşündün ve bunun karşılığını aldığımı bile hayal ediyordum o zaman. Bana annem hep hayallerini dokunulmaz kıl, herşeyini alabilirler ama onları asla derdi, bu sefer onlar da yaralı. Gözlerimi kapattığımda onlarıda yılgın ve yorgun görüyorum.

Ne yapalım belki öğleden sonra güzel olur.

14 Kasım 2009 Cumartesi

Munich: With one hand you calm me, with one hand i am still...



Şarkının orjinal videosu




Çok memnunum, bunu buldum
Çok memnunum çünkü yaptım
Çok memnunum, bunu buldum
Çok memnunum çünkü yaptım

İnsanlar kırılgan şeyler, artık öğrenmiş olmalısın
Dikkat et onları ne hale soktuğuna
İnsanlar kırılgan şeyler, artık öğrenmiş olmalısın
Konuşacaksın, seninle konuşulduğunda


Bozulur, sen zorlamadığında
Bozulur, sen denemediğinde
Bozulur eğer sen zorlamazsan
Bozulur eğer sen denemezsen

İnsanlar kırılgan şeyler, artık öğrenmiş olmalısın
Dikkat et onları ne hale soktuğuna
İnsanlar kırılgan şeyler, artık öğrenmiş olmalısın
Konuşacaksın, seninle konuşulduğunda

Bir elinle beni teskin ederken
Bir elinle ben aynıyım (ölüyüm)
Bir elinle beni teskin ederken
Bir elinle ben aynıyım (ölüyüm)

İnsanlar kırılgan şeyler, artık öğrenmiş olmalısın
Dikkat et onları neye tabi tuttuğuna
İnsanlar kırılgan şeyler, artık öğrenmiş olmalısın
Konuşacaksın, seninle konuşulduğunda
Ahhhhhhhh
Konuşacaksın, seninle konuşulduğunda
Konuşacaksın, seninle konuşulduğunda
O (erkek) konuşacak, onunla konuşulduğunda
O (kız) konuşacak, onunla konuşulduğunda  


"An eye for an eye only makes the whole world blind." demiş Gandhi, ben daha küçük çerçeveden bakınca ''whole world'' yerine ''both of us'' görüyorum. 
İnsanlar kırılgan şeyler, artık öğrenmiş olmalısın. Dikkat et onları ne hale soktuğuna

11 Kasım 2009 Çarşamba

Speak in tongues

http://listen.grooveshark.com/#/song/Speak_In_Tongues/22923705

Kedicik* adadan eve geri geldi
Fakat kedicik eve isimsiz döndü
O ve benim aramda vahşi bir geçmiş var
Fakat sadece ona aynı şekilde dokunmak için bile yanıp tutuşuyorum


Çünkü ikimiz de abuk subuk konuştuk** x2


Bana ait tüm duygular çoştu
İçimde düzene sokabileceğim hiçbir şey kalmadı
Tarihe ve bilime esir olmuş bir köle gibi
Sadece sana aynı şekilde dokunabilmek için daha ne kadar yanacağım?


Çünkü ikimiz de abuk subuk konuştuk x2


Dünyanın sonu gelene kadar…
Ve zaman akışı devam ettiği sürece
Her ikimizde abuk subuk konuşabiliriz


Onların seni kendilerine benzetmelerine izin verme x 2


Çok güzel ve eşsizsin
Lütfen! Onların seni kendilerine benzetmelerine izin verme
Böyle bir çürümüşlüğe sığınma
Uymamız zorunlu bir kural yok artık
Lütfen! Onların seni kendilerine benzetmelerine izin verme
Ve düne teslim olma
İkimiz yeni bir yarın inşa edebiliriz, bugün
İkimiz yeni bir yarın inşa edebiliriz, bugün
İkimiz yeni bir yarın inşa edebiliriz, bugün
İkimiz yeni bir yarın inşa edebiliriz, bugün
İkimiz yeni bir yarın inşa edebiliriz, bugün


Bugün
Bugün


*kedicik: kitty terimini tam çevirmek zor. Burada yazar hello kitty'ye atfen (japon çizgi film kahramanı kedi) kullanmış olabilir. Diğer bir ihtimal Molko'nun sevdiği bir şey olan başka bir şarkı alıntısı olabilir ki bu akla daha yatkın geliyor: ''Candy came from out on the Island'' sözlerini mi kastediyor Lou Reed imzalı Walk on the wild side' dan bu sözler. Bu şarkı da içerdiği öğelerle Placebo'ya uygun. Kitty günlük yaşamda çok anlamda kullanılıyor. Tatlı, sevimli, tatlım'dan tutun kadın genital organı veya hafif meşref kadına kadar kullanımı var. Ama bence kedicik burada daha uygun oldu.




**abuk subuk: speak in tongues terimi kitty'den de karışık. Genel olarak bilinçsizce başka bir dilde veya olmayan bir dilde konuşmak anlamına geliyor. Daha çok hristiyanlıkta ayin sırasında transa geçilince konuşulan bir dil olarak kullanılıyor.


Bunlar genelde anlamsız ses öbekleri şeklinde oluyor. Etimolojik olarak bakarsak ''dille konuşma'' yani us'un sınırlandırmasından arınmış, kalben konuşma düşünülebilir. Bu olgu nöropsikiatristlerin de ilgisini çekmiş. 1920 lerde akli yetkinliği düşük kişilerin özelliği olarak tanımlayanlar olmuş. ancak 2006'da yapılan incelemelerde bu eylem esnasında beynin konuşma merkezinin baskılandığı, emosyonel merkezin aktivitesinin ise oldukça arttığı gösterilmiş.


Bu da daha önce birisinin yaptığı şu tanıma uyuyor. Speak in tongues terimi anlamlı olmayan sesler çıkarak fonasyon yolu ile insan duygularının saf dışa vurumudur yada buna benzer birşey. Yerel bir sözlükte açık saçık ayıp konuşma denmiş ama ben buna rastlayamadım. Burada sinirle, öfkeyle istenmeyen şeyler söyleme hisleri (o an için öfke olabilir) dışarıya vurma gibi geldi bana ama çeviride eksik kalıyor. Kırıcı konuşma diyemedim abuk subuğun yerine çünkü karşılamıyor. Çok içten saf öfkeyi, hıncı, ihtirası yansıtan şekilde konuşma benim hissettiklerim ama ona da birşey bulamadım. Siz anlamışsnızdır umarım. Aslında kelimelere takılı kalmasam çok daha hissettiğim bir çeviri yapabileceğim. O da şöyle olurdu heralde:


Bir tanem yuvaya geri geldi
Ama ne olarak kim olarak
İkimiz çok kırdık birbirimizi
Sadece eskisi gibi olmak için onunla neler vermezdim
Çünkü ikimiz de çok gereksiz, sinirle, kırıcı olduk birbirimize
Duygularım allak bullak
Bana ait tüm hisler paramparça
Geçmişin esiri birisi gibi
Ne kadar sürecek bu ızdırap
Çünkü ikimiz de çok gereksiz, sinirle, kırıcı olduk birbirimize
Sen ve ben bu işkenceyi sonsuza kadar devam ettirebiliriz
Ama yalvarırım onlara, kendini kanıtlamaya çalıştıklarına, uyma
Sen bir tanesin, çok özelsin zaten
Onlara bir şey ispatlamana gerek yok
Bu düzene biz uymayalım, bırak içimizden gelene uyalım
Def et kuralları
Dün olanlara mahkum etme geri kalanımızı
Yeni bir gelecek hayalimi alma benden
Bugün çok geç değil.