13 Aralık 2009 Pazar

Yakubun Merdiveni ve Tırmanma Kılavuzu: Rabbit in your headlights & Death to birth

Metaforik anlatımı olan tüm filmler beni büyülüyor. 1 hafta kafamdaki tüm şeytanları tatile yolluyor. İnternette gezinirken eski bir fitil ateşledi zihinsel rahatlama seansımı. Bir blog sahibinin yazdığı ''follow the white rabbit'' alıntılı yazı aklıma Rabbit in your headlights şarkısını getirdi. Oradan uçtum Jacob's Ladder'a derken arada bazı virajları dönüp Michael Pitt'le bitirdim:)
Follow the white rabbit: Matrix filmiyle ünlenen, Donnie Darko ile şaha kalkan bir söylem. Aslında küçük Alice'in yolculuğunun başlangıç sebebi, kişinin kendisine zarar verecek olsa da korksa da başlayacağı düşünsel yolculuğun katalizörü. Bazı yerlerde ise bizim tavşan hür irade anlamında kullanılmış. Belki de hadi yap, hadi git pişman olmayacaksın diyen bir iç ses. Nitekim bak! Ben de burada takip edip bu tavşanı, nerelere gittiğimi açıklayacağım.
Rabbit in your headlights: UNKLE ft. Thom Yorke ve Dj Shadow (Josh Davis). Çok uzun oldu farkındayım şarkının info'su. Ama değer ona bu info. Videosunu izleyip sözlerine bakıp yolculuğa devam edeceğiz. 
I'm a rabbit in your headlights
Scared of the spotlight
You don't come to visit
I'm stuck in this bed
Thin rubber gloves
She laughs when she's crying
She cries when she's laughing
Fat bloody fingers are sucking your soul away...
(Away....away....away....)
I'm a rabbit in your headlights
Christian suburbanite
Washed down the toliet
Money to burn
Fat bloody fingers are sucking your soul away...


Sample from movie Jacob's Ladder:


If you're frightened of dyin' and you're holding on...
You'll see devils tearing your life away.
But...if you've made your peace,
Then the devils are really angels
Freeing you, from the earth... from the earth... from the earth


Whiteworms on the underground
Caught between stations
Butterfingers
I'm losing my patience
I'm a rabbit in your headlights
Christian suburbanite
You got money to burn....
Fat bloody fingers are sucking your soul away.....
Away, away, away,
Away, away, away.




Koyu yazılı olan ve filmden alıntılandığı belirtilen sözler Meister Eckhart'a ait ve tamamı şu şekilde:

The only thing that burns in hell
is the part of you that won't let go of your life:
your memories, your attachments. 
They burn them all away, but they're not punishing you,
they're freeing your soul.
If you're frightened of dying and you're holding on,
you'll see devils tearing your life away. 
If you've made your peace,
then the devils are really angels freeing you from the earth.



Çok kısa olarak da Jacob's Ladder (Dehşetin Nefesi) filmine değinecek olursak Adrian Lyne tarafından yönetilen bir başyapıt (bana göre). Yakub'un Merdiveni dünya ile cennet arasında bulunan meleklerin dünyaya inmesine ve geri dönmesine yarayan Hz. Yakubun bir gün bir taşın üstünde uyurken gördüğü merdiven.







Bu kadar alt yapı yeter sanırım. Şimdi önce şarkıyı çözelim. UNKLE filmin büyük bir hayranı demeye gerek yok sanırım. Şarkının ana temaları korku, kafa karışıklığı, yıkılma ve ümitsizlik. Sonuçta ise bu duygulardan arınıp değer yargılarında değişme ve aydınlanma tasvir ediliyor (bence). Video ise geçtiği mekan olarak bu kalıbı destekliyor. Bir tünel, aydınlıktan kopup, karanlığa girişin ve sonunda yine aydınlığa kavuşma güdüsüyle yolculuk edilen yer (doğum-yaşam-ölüm) Yoldan geçen araçlar, içindekilerin umursamazlıkları, zaman zaman çarpıp, ezmeler; kimi sendeleten, kimi savuran darbeler, hayat tecrübeleri, yaşam boyunca başımıza gelen iyi-kötü şeyler olmasın. Tünelden geçen herkes (yaşamını süren sıradan insanlar) günlük hayatın koşuşturması içerisinde aslı kaçırıyor, kendi küçük dünyalarında hapsolmuş vaziyette (arabalarının içerisinde) devam ettikleri yolun gerisini ve barındırdıklarını (yürüyen adama olan kayıtsızlık) gözardı etmiş durumdalar, tek amaç tünelin sonuna bir an önce varmak, bilinçsizce. Yani acaba güzel olandan kopup (doğum), çirkin olan, karanlık olana (yaşam) kendimizi bırakıp en baştaki güzelliğe bir dönüş mü var (ölüm)? Klip daha detaylı incelendiğinde adamımız (Denis Lavant) dış görünüşü ile toplumdan izole, içine kapanık, dışlanmış bir tip. Yoldan geçen sadece bir araç onunla ilgileniyor. Arabadakilerin ilgi gösterdikleri ve giderken takdir ettikleri şey de ceket. Yani adamımızın dışını kaplayan, onu ortamdan koruduğunu düşündüğü, sıkı sıkıya sarıldığı şey. Burada ceket sanırım dışa yansıttığımız, iç dünyamızı sosyal ortamda saklayan, koruyucumuz sandığımız, ben olarak yansıttığımız tüm ama tüm öğelerin bütünü. Sonra ne oluyor peki; yaşam yolunda tüm kendisini koruyacağına inandığı kalkanlara rağmen, girdiği ilişkilerde (araçlarla, ondan farklı, o ortam için güçlü olan şeyler) hep eziliyor. Sonunda şu aydınlanmayı yaşıyor: ben kendimi, bana ait olanları saklasam da hırpalanıyorum, yeter artık atacağım sırtımdan sahte beni, dışardan algılanmak istediğim gibi olmaya çalıştıkça yaşam daha çekilmez oluyor ve ceket çıkartma sahnesinde gerçek kişiliği ile artık dokunulmaz, yenilmez oluyor yaşam yolculuğunda. 
Burada şunu da eklemeden geçemiyeceğim, insanın en temel iç güdüsü yaşama güdüsü. Bu da doğal olarak en temel korku olarak ölüm korkusunu getiriyor. O zaman tüm bu maskeler, roller katlanılan eziyetler aslında yaşamın devamı için. Çünkü bu roller olmadan arkadaş bulmak, iş bulmak, eş bulmak, üremek, bizi koruyacak aile kurmak daha zor.
Bir de Eckhart var değil mi? Hem filmde geçen hem şarkıda bulunan sözler! Hızlı bir çeviri ile:


Cehennemde yanacak tek şey
Seni yaşamında yaşamaktan alıkoyan
Hatıraların, eklentilerin
Bunların tamamını yakıp, yok edecekler, fakat ceza olarak değil
Ruhunu serbestleştirecekler
Eğer korkarsan ölümden ve sarılırsan yaşama
Şeytanlar görürsün hep, yaşamını çalan
Ama huzurunu bulursan
Şeytanlar dönüşür meleklere, kurtaran seni dünyandan

Eckhart'a göre ölüm korkusu bize bu dünyada cehennemi yaşatmakta, asıl ızdırabı bu şekilde korkularımızla yaşayarak çekmekteymişiz. Tekrar klibe dönecek olursak yolculuğuna bir meczup olarak başlayan kahramanımız, koruyucu olarak gördüğü kalıpları (ceket) yırtıp atınca daha yol devam ederken mesih'e dönüşmüyor mu?

Jacob's Ladder filmi neyi anlatıyor? Fazla detaya girmeden söylersek, ölüm anında yaşanan delüzyonları, ölüme direnişi. Bu kadar yeter:) Seyretmek lazım mutlaka.
Tabi ki yazması, algıladığımız şeylere imrenip ulan mümkün mü acaba demesi güzel. Ben zannetmiyorum ki ceketi yırtıp atabileyim. Ama en azından bir atletle kalmak isterdim. Yok mesihlikte (metafordur, yanlış anlaşılmasın) gözüm, ama azaltmak güzel olurdu korkularımı. Arka planda da UNKLE değil bunu isterdim:

Michael Pitt- Death to birth
Erdemden 
Ahlaksızlığa
Fazla gerçek
Yaşamak için
Teslim mi olmalıyım,
Yoksa direnmeli
Ve devam mı etmeli gezinmeye?
Gözlerim en sonunda tamamen açık
Gözlerim en sonunda apaçık görüyor

Bulmak için kaynağını seslerin
Gözyaşlarımın dökülmesiyle oluşan
Boşa harcadıklarımızın kokusu
İşine yarıyordu başkalarının
Fakat biz boğarız birbirimizi içkisiyle tanrıların
Ve büker ekşiliği
Acı-tatlı bir hava
Ağaçlarımız boyunca eser
Denizlerimizde yüzer
Uçar bu dünyada son nefesimizi verirken

Bu dünyada bu uzun ve yalnız bir yolculuk, 
ölümden doğuma
Bu uzun, uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden...
Bu uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden doğuma
Bu uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden doğuma

Ölsem mi yeniden?
Ölsem mi tekrar tekrar?
Gerçeğin ağır darbeleri
Dönüyor boşlukta
Biliyorum asla bilmeyeceğim
Yüzleşmeden
Kendimle
Kendimle
Kendi kendimle
Soğuk ölü suratımla kendimin
Kendi tabutumla...

Ve büker ekşiliği
Acı-tatlı bir hava
Ağaçlarımız boyunca eser
Denizlerimizde yüzer
Uçar bu dünyada son nefesimizi verirken
Bu dünyada bu uzun ve yalnız bir yolculuk, 
ölümden doğuma

Bu uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden doğuma

Ölsem mi yeniden uğruna?
Söylesem mi ne zaman?
Gerçeğin ağır darbeleri
Dönüyor boşlukta
Biliyorum asla bilmeyeceğim
Yüzleşmeden
Kendimle
Kendimle
Kendi kendimle
Soğuk ölü suratımla kendimin
Kendi kendimin tabutuyla...

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Ben almanyadan sevgi, gercekten cok guzel bir blog, eger twitter veya facebook sayfasi varsa hemen
ekliycegim.

dead medics society dedi ki...

öyle bir sayfa yok, teşekkür ederim rss kullanabilirsiniz

dead medics society dedi ki...

rss feed görülmüyor bu template de, google hesabını varsa google reader da işini görür.